Karasinekler Uyku Kaçırır mı?
Karasineklerden korkan, nefesinin sinekleri tahrik ettiğine inanan; sinekler soluk sesine gelmesin, onunla sevişmek istemesin diye nefesini sımsıkı tutan, yatalak bırakılmış bir küçük kız. Kelebeklerin dediğine göre; 'deli baba'sının sevişmek istediği, bu yüzden bacaklarını kopardığı küçük kız. Kelebeklerin fısıldadığı gerçeklerden kaçmaya çalışan. Ve, ne karasinekleri, ne de kelebekleri görmeyen/ görmeyi reddeden bir anne.
Baba/ağabey/dayı/amca... tarafından tecavüze uğrayan çocuk ile tüm bunları reddeden, üstünü örtmeye çabalayan anne, -maalesef ki- tanıdık ve bir o kadar da tabu olan bir konu.
Mine Söğüt'ün 'Deli Kadın Hikâyeleri' kitabında bulunan 'Sinekler Sevişirken' öyküsü, işte bu üstü örtülmüş gerçeği yüzümüze vuruyor.
Erkek şiddetinin; tacizin, tecavüzün, çocuk istismarının devlet eliyle korunduğu, ve hatta bu şiddetin 'kıdemli devlet adamları' tarafından uygulandığı, bunu dile getirenlerin 'deli' muamelesi gördüğü, afaroz edildiği bir zamanda, Mine Söğüt tam da ihtiyacımız olanı yapıyor kalemiyle: Didik didik ediyor, yaraları kaşıyor, konuşulmayanı, hiç yokmuş gibi davranılanı; ensesti anlatıyor. Tüm bunları yaparken, ne şiddetin diline bulaşıyor, ne de duygu sömürüsünün tuzağına düşüyor.