21 Ağustos 2011 Pazar

- Anonim


Herşey çok ani oldu. Sen yoksun, ve o var, başım dönüyor.

Bize ne oldu ?

Bir mart günü, her şeyi bir kenara bırakıp bir maceraya atıldım, seninle arkadaşlığım, gerçek olan tek arkadaşlığımı bıraktım aç gözlüyüm çünkü. Ben seni sevmedim, birlikte olma fikrimizi, arkadaşlığın bir ileri seviyesi fikrini sevdim. Ama aşk öyle işlemiyormuş meğer, ve çıt. Bir dügmeye basar kadar çabuk, düşüncesizce ve rahat bir sekilde bitirdim herşeyi.


Ya şimdi ?

Şimdi, aylar sonra ilk defa pişmanlık beni çarptı. Ama öyle böyle değil, sanki senin yokluğun olan içki yavaşca kanıma karışıyordu, sinsice. Farketmedim başta, ve o tüm dengeni anında bozan son yudum gibi çarpıldım bu gece bir anda. Dünya durdu sanki, yok yok, meğer dünya o mart gününden beri duruyormuş da ben kendi etrafımda hala döndüğünü sanıyormuşum.



Ya o ?

O, senin yerini tutmak amacıyla kiraladım sanki ben onu. Onu ilgimle ödedim, senin yokluğunda bana artmış olan tüm bu vakit, düşünce ve duygular. Onu çok da sevmiyorum galiba, seninle arkadaşlığımız bitti ve bir anda onunla arkadaslığımız başladı. Bir fişek gibi hızla atıldı bu arkadaşlık, ama füzenin fitili tükendi. O çıktığı hızla yere doğru düşüyor fişek, çarpmak üzereyim, iniyorum, düşüyorum. Sen olsan beni gelir de tutardın.


O da tutar belki, ama istemiyorum ki ! Onun elleri senin ellerin değil bunu anladım bu gece. Ben onun gözlerinde seni arıyordum, ve fazla derine indim. Yalandan bir arkadaşlık, hayali bir ilişki kurdum, sevmediğim birini sever gibi yaptım ve seni, sevdiğimi, tavan arasında eskiyen bir fotoğraf gibi sakladım. Ama hala ordasın tavan arasında, bağırıyorsun bana geceleri, rüyalarımda. - Evet, rüyalarim, senden kaçamadığım tek yer galiba. - Buldun beni, ve galiba mutluyum. Arkadaşlığımızın kırıntılarıyla besliyorsun beni, tavan arasından çıktın,


ama keşke beraber kaçabilseydik o tavan arasına.

Anonim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder