13 Kasım 2011 Pazar

Takip: Tarih Vakfı 20. yıl, Cumhuriyet Tarihinin Tartışmalı Konuları

 Doğru bilineni düzeltmek, tabuları yıkmak, özgür zihinlere/düşüncelere yer açmak teoride çoğu insanın istediği fakat pratikte uygula(ya)madıklarından. Gerek eğitim sistemince, gerek ana akım medya kuruluşlarınca temellendirilen tabuların güçlü argümanlarla yıkılması ve yeni düşüncelerin filizlenmesine imkân verilmesi, kuşkusuz özgürleşme/aydınlanma/farklı pencereler yaratma yolunda atılabilecek en büyük adım. Bu noktada dikkat edilmesi gereken, karşı koyulan/yıkılmaya çalışılan tabuların yerine yenilerini inşa etmemek, kısacası ‘eleştirel düşün-ebilmek’
 28-30 ekim arasında Bilgi Üniversitesi Santral kampüsünde, Tarih Vakfı tarafından düzenlenen ‘Cumhuriyet Tarihinin Tartışmalı Konuları’ isimli sempozyum, erken Cumhuriyet yıllarından günümüze tartışmalı olan, açılamayan, kırılamayan tüm konuları teker teker ele alıp, tüm dogmaları yıkabilen, kısıtlı zamanda da olsa en temel ve çarpıcı meselelerin akademisyenler/tarihçiler vs. tarafından tartışılması, tam olarak ‘eleştirel okuma/düşünme’ye örnekti.
  Mehmet Ö. Alkan, Tanzimat sonrasından bu yana okullarda okutulan tarih ders kitaplarında, tarihteki karakterlerin sahne üzerindeki inşalarını/ yok oluşlarını / yüceltilmelerini ve bu temellendirmelerle 'Mustafa Kemal Paşa'nın bir lider olarak inşa sürecini tartışmış; hemen ardından Ahmet Demirel ve Cemil Koçak inkılap tarihçilerinin 'kutsal kitabı' Nutuk’ta milli mücadele dönemindeki siyasal arka planın değerlendirmesini yapmış, 'kutsanmış' bir kitaba bambaşka açılardan bakmış ve doğru bilinen yanlışları yahut bilinmeyen/saklanan doğruları  tartışmışlardır.
  Türkiye'nin ezelden beri tabusu olagelen, yanına yaklaşılamayan azınlık ve kimlik meseleleri hakkında yapılan paneller ise gayrimüslim yurttaşlar, Kürtler, Alevilerin cumhuriyet tarih yazımındaki yerleri ve varoluş süreçleri üzerineydi. Rıfat Bali, Hamid Bozarslan ve Elise Massicord’un konuşmacı olarak katıldığı panel, Prof. Dr. Büşra Ersanlı’ın KCK kapsamında gözaltına alınmasından ötürü moderatörsüz gerçekleşmişti.
 Prof. Gencay Gürsoy, dakikalarca ayakta alkışlanan bir protesto metnini bizlerle paylaştı; hemen her konuşmacı, Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu'nun gözaltına alınmış olmasını kınadı.


 Fatmagül Berktay'ın moderatör olduğu başka bir oturumda, Aksu Bora, Cumhuriyet tarihinde kadınlıktan, ‘kadın’ olmaktan bahsederken, kadın haklarının ve hak arama faaliyetlerinin cumhuriyetle birlikte tepeden inme ve birdenbire gerçekleşmediğini, cumhuriyet öncesinde de kadınların haklarını aradıklarını; ancak bunun tarih tarafından görmezden gelindiğini, bunun üstünün örtüldüğünü; anneannlerinin hak mücadelesini öğrendiğinde yaşadığı şaşkınlığı dile getirdi. Aynı oturumda Sinan Birdal, benzer şekilde, LGBT bireylerin geçmişteki yerlerini, çoğu zaman kabul edilmemekle birlikte dışlandıklarını/hakaretlere maruz kaldığını dile getirdi. Panelin ismi gibi  ‘Dolabın Ontolojisi’ olmaktan söz etti. Aziz Çelik ise yine aynı süreç içinde işçileri/işçi hareketlerini ve geçmiş T.C. Anayasaları içerisinde olan/eksik kalan işçi haklarından söz etti ve Aksu Bora’nın da söylediğine paralel olarak, işçi haklarının hiçbir zaman tepeden indirilip-geri alınma şeklinde olmadığını belirtti.
 Sempozyumun son gününde ise, Çağlar Keyder’in gelmemesiyle moderatörsüz gerçekleşen panellerde ‘kazananları ve kaybedenleriyle Cumhuriyet tarihinin iktisat politikaları tartışıldı. Erol Katırcıoğlu, Yüksel Akkaya tarafından, şirketler dünyası-iktidar ve emek kavramı tartışıldı.
  Son oturum ise, bir kapanış ve genel değerlendirme niteliğindeydi.

 Hapishanelerin aydınlarla dolup taştığı, özgür düşüncelerin duvarlar arasına sıkıştırılmak istendiği, zihnimize işlenen bazı dogmaların, tabuların yıkımının hatta değil yıkmak, tartışmanın bile çok zor olduğu; çoğunluğun dışında kalan, kalmayı tercih eden, başka seslerin kısılmaya; gözlerin kapatılmaya, akılların uyutulmaya çalıştığı son günlerde bu denli açılamaz konuları tartışabilmenin tehlikesine (!) karşın düzenlenen sempozyum ve özellikle ilk günki yoğun katılım seslerin düşüncelerin susmayacağını hepimize gösterdi.
Alara Çakmakçı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder